Eşref…
Bir serdengeçti, gözünü budaktan esirgemeyen, ele avuca gelmeyen bıçkın
karakteri ile Osmanlının son dönemine damga vurmuş bir nefer... Günümüze kadar
gelen bir kaç fotoğrafındaki gaddar bakışları ile kendini ele veren bir Çerkez,
Enver Paşaya sadık ve inanmış bir subay, bir fedai zabitan...
Deli dolu kişiliği ile başı beladan kurtulmaz. Kulelide karıştığı bir kavga
sonucu Edirne'ye sürülür. Edirne ile sonraki yıllarda Batı Trakya İslam
Cumhuriyetini kuracağı yıllarda yeniden kesişecektir. Jön Türkler ile
bağlantısından dolayı babası ve kardeşi selim ile birlikte Hicaza sürülür.
Burada Arap şeyhleri ile bağlantılar kurar. Arapçası muazzamdır.
Türkiye'ye döndüğünde Batı Anadolu'da Çerkez Reşid ve kardeşi Çerkez Ethem
ile eşkiyalık yapar. Bu tarihten sonra Enver Paşa ile birlikte ver elini
Balkanlar, Kuzey Afrika, Hicaz, Yemen'de zorlu bir mücadelede döneminde rol
alır. Sahadadır. bu bölgeleri teşkilatlandırır, eğitim verir. bu cephelerde
Türkiye Cumhuriyetini kuran kurucu ekiple birlikte omuz omuza çarpışır.
Hicaz'a ulaştırılması gereken yüklü miktarda parayı kendini feda ederek
yaveri Zenci Musa ile birlikte Fahreddin paşa'ya ulaştırır. Bu görev sırasında
40 kişilik grubu ile bir kaç bin kişilik Arap aşiretlerinden teşekkül bir
birlik ile saatlerce çarpışır. Bir çok arkadaşını kaybeder, kendisi yaralanır
ve esir düşer. Ayağını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıyadır ancak
bedevilerin tedavi yöntemi ile iyileşir. Malta'da üç yıl geçirir.
İstanbula döner. Ancak birinci dünya savaşının kaybedilmesi ile birlikte
İTC'nin baş isimleri ülkeyi terk etmiştir. Kemal paşa kurtuluş savaşını
başlatmak istemektedir. Eşrefe İzmit Bolu dolaylarının Kuvayi Milliye
komutanlığı verilir. Ancak Kemal Paşa ile yıldızları bir türlü barışmaz. Çünkü
Enver Paşanın kurtuluş savaşında yer alan isimler üzerinde hala bir etkisi
vardır. Eşref'te bunların başında yer almaktadır. Hatta kardeşi Selim, Enver
Paşa ile birlikte Rusya'da çarpışmaktadır. Enver bu çarpışmaların birinde şehid
olur. 41 yaşındadır.
Bu nedenle Kemal Paşa ile yolları ayrılır, eski dostları Çerkez Ethem ve
Reşid ile birlikte Yunan tarafına geçer. Kurtuluş savaşı kazanılır. Adı
150'likler listesinde yer alır. Yeni kurulan Türkiye cumhuriyetine girişi
yasaklanır. 1938 yılında 150'likler affedilir, ancak affedilecek bir suç
işlemedim diyerek bunu reddeder. Yunanistan ve Mısır'da sürgün hayatı yaşar.
1950'lerden sonra Türkiye'ye döner.
Aşeri mübeşşere dediği eski silah arkadaşlarından kimse kalmamıştır.
Yaşlanmıştır. Ancak bıçkın karakteri hala aynıdır. İzmir'de kendisini ziyarete
gelen yabancı bir yazarın anlattığına göre, eve geldiğinde Eşrefi evde bulamaz.
Çünkü o gün mahkemesi vardır. Bir faytoncuyu darp ettiği gerekçesiyle savunma
yapmaktadır. Savunmasında faytoncunun şapkasıyla alay ederek kendisini tahrik
ettiğini söylemektedir.
Darı bekaya göçeceği 1964 senesine kadar silah arkadaşlarının ailelerini
ziyaret eder, dostlarına vefa gösterir.
Eşref... millet için, din için, ittihadı İslam için fedai can eylemiş bir
nefer... aksiyon adamı... bir savaşçı... Sayısız badire atlatmış milletin
kaderini belirlemiş bir ittihatçı…
Bir avuç dostuyla Osmanlının ayakta kalması için Afrika’da, Balkanlar’da,
Arabistan’da ve Anadolu’da bir ömür harcamış, bir milletin kaderini belirlemiş
Teşkilat'ı mahsusa subayı.
Not: Benjamin Fortna'nın Kuşçubaşı Eşref Kitabından esinlenerek kaleme alınmıştır. Kitabı Selçuk Uygur Türkçeye çevirmiştir.
16/02/2018
Ankara


Yorumlar
Yorum Gönder